Kendi Kararlarımızdan, Davranışsal Ekonomi Kararlarına..
Son yıllarda ekonomi alanında sıklıkla duymaya başladığımız Behavioral economics (davranışsal ekonomi) ‘nin nereden geldiği ve ne olduğu hakkındaki olayları bir de benim gözümden incelemenizi istedim.
İlk olarak ekonomideki temel kavramları anlatmaya sonrasında ise davranışsal ekonomiyi tarihteki araştırmalar ile sizler için de farkındalık oluşturmasını amaç edindim.
Şimdiden keyifli bir okuma dileyerek konuya dönüyorum..
Her ekonomik eylemin mutlaka getirileri ve maliyetleri olmakla birlikte bunlardan sadece birisiyle hareket etmek iktisatçı için oldukça yanlış bir yoldur. İktisadın tanımında da olduğu gibi sınırlı kaynak ile sınırsız talep arasındaki ilişkiyi incelemek ve kontrol altında tutmak yaşanılabilir bir dünya için de gereklidir.
İktisattaki opportunity cost olarak bilinen fırsat maliyeti ise, bireyin iki seçenek arasından yani A ile B arasından, seçmediği seçeneğe verilen isimdir.
Örnek verecek olursak bireyin kısıtlı bir zaman diliminde yapabileceği iki aktivite vardır; bunlar kitap okumak ve spor yapmak olarak belirleyelim. Eğer birey, o anda arkadaşı ile birlikte spor yapmayı kitap okumaya tercih ediyorsa, spor yapmaktan aldığı keyif, kitap okumaktan fazladır ve kitap okumaktan vazgeçebilmektedir.
Son dönemdeki davranışsal ekonomi ise A yerine B ‘ yi NEDEN seçtiğini incelemektedir.
2002 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü ilk kez bir psikoloji profesörü Danie Kahneman’ın kazanması ile popüler olmaya başlayan davranışsal ekonominin, bilim adamları için farkındalık kazandırdı.
İnsanların iktisadi kararlar alırken her zaman rasyonel yani akılcı davranmadığını, pek çok sosyokültürel baskı ile birlikte siyasi kararların da etkisi altında kararlar verildiğini hepimiz bilmekteyiz.
Gelecek dünyayı şekillendirmeye başlayan Davranışsal Ekonomi’yi şirket ve bireysel olarak inceleyebileceğimiz gibi devlet ve devletlerarası politikalar üzerinde de inceleyebiliriz.
Yapılan araştırmalardan birisinde New York Borsası, güneşli günlerde %50’nin üzerinde bir artış ile kapanmaktadır çünkü insanlar güneşli günlerde daha umutlu ve alım yapma eğilimindedirler.
İktidarlar ise bireyler üzerindeki kararları bazı etken cümleler kullanarak gerçekleştirmektedir. Özellikle yapılan yatırımların gereksiz olduğu anlaşılsa dahi ‘istihdam sağlanacak ve işsizlik azalacak’ söylemleriyle bireylerin istenilen yönde düşünmelerine yol açmaktadır. Ayrıca bireylerin kilo vermek için aldıkları kararların gerekliliği ile tükettikleri ürünlerin kalori hesabıyla ilerletmesi iktisadı olarak mantıklı bir sonuçtur.
Davranışsal ekonomi ile televizyondaki ‘cazip’ fiyata bir tatlı reklamı yayınlanırsa ve etkili bir şekilde pazarlanırsa örneğin, tüm insanlara günde 2000 kaloriye ihtiyaç duyduğundan söz ederse alınan kararın başarısız bir şekilde sonuçlanmasına neden olacaktır.
Davranışsal İktisat üzerine gerçekleştirilen bir TED konuşmasında, Alex Laskey adlı konuşmacı, seyircilere ‘davranış bilimi enerji faturasını nasıl düşürürebilir ?’ sorusunu sordu.
Alex Laskey konuşmasından önce ise kafasındaki düşünce, doğal kaynakların tükenmesi ve iklim değişikliğine neden olan enerji tüketimini davranışsal bir dürtü ile hepimizi kurtarabileceği..
Bu amaç doğrultusunda bir bölgede yaşayan insanlara neden enerji tasarrufu yapmaya çalışmaları gerektiği konusunda üç farklı mesajdan birini üç farklı gruplara verdiler.
Bu mesajlar şu şekildeydi yapacağınız tasarruflar sonucu:
Bu ay 54 $ tasarruf edebilirsiniz, Gezegeni kurtarabilirsin, İyi bir vatandaş olabilirsin.
Peki, gruplara verilen bu mesajlardan hangisi başarılı oldu?
Sonuç hiç bir mesaj istenen enerji tasarrufunu sağlamadı. Bunun üzerine araştırma ekibi gruplara dördüncü bir mesaj ekledi.
”Komşularınız enerji tasarrufu konusunda sizden daha başarılı” yeni mesaj sonrası daha önce sağlanamayan enerji tasarrufu bu kez istenilen düzeyde gerçekleşmeye başladı.
Laskey bu durumu şöyle açıklıyor:
İnsanlar bir şey sakıncalıysa, buna inansa dahi ikna olmazlar. Ama sosyal baskı var ise işte bu güçlü bir şeydir.
Diğer bir örnek ise Guatemala’daki Vergi Dairesi’nden..
Orta Amerika’nın ülkelerinden biri olan Guatemala’daki bir vatandaş, posta kutusunda vergi kurumu tarafından gönderilen bir mektubun içeriği ile gelir vergisi ödemelerinin yapılmasını hatırlatmaktaydı.
Hatırlatma içeriğinde ise ülkedeki vatandaşların %65’ten fazlasının vergisini çoktan beyan ettiğini belirtiyordu.
Genel olarak bu mektubu alan vatandaşların kısa sürede vergilerini beyan etmesi ile hükümetin yaptığı açıklama davranışsal ekonominin nerelerde kullanıldığını bize aktarmaktaydı, “ Hükümet tarafından gönderilen mektupları müteakip 11 hafta içerisinde ülkedeki vergi ödemelerinde %43’lük bir artış oldu..”
2010 yılında İngiltere hükümetinin gözetiminde kurulan Behavioral Insights Team ve 2015 yılında Başkan Obama’nın talimatıyla Beyaz Saray’da kurulan birim, davranışsal ekonomi ilkelerinden yola çıkarak vergi, sağlık, emeklilik gibi bir çok alanda kamu politikalarını iyileştirmek üzere çalışmaktadır.
Devletlerin almış olduğu kararlar ile birlikte kar amacı güden çoğu büyük firma da ürün pazarlama stratejilerine kitleyi yönlendirebilme ve davranışları kontrol altına alabilmek amacıyla planlamalar yapmaya devam etmektedirler.
Geleceğimizi şekillendirecek olan kararlarımızın çoğu spekülatif bir şekilde istenilen davranışlar tarafından yönetildiğini bir de bu yazı ile birlikte sizlere anlatmaya çalıştım.