Dijital dünyanın, tercihlerin belirlenmesinde gün geçtikçe daha ciddi bir rol oynamaya başladığı ve marka yatırımlarının, küresel rekabette öne çıkabilmek için öneminin her geçen gün arttığı günümüz koşullarında “Marka İtibarı” ilk sıraya yerleşmiş bulunmakta. Tüm dünya, pandeminin yol açtığı kriz dönemini atlatmaya çalışırken, markalar da stratejilerini yeniden şekillendirme aşamasına geldi. Pandemi dönemi sonrasında birçok yeni girişim ve markanın oluşacağının ayak sesleri de bugünden duyulmakta. Gazeteci-Yazar Nihat Demirkol moderatörlüğünde İtibar Yönetimi Danışmanı Salim Kadıbeşegil’i ağırlayan EGİAD – Ege Genç İş İnsanları Derneği, online webinar ile “Covid-19 Döneminde Markalar ve Şirketlerin İtibarı” başlığını tartışmaya açtı.
2019 Aralık ayından bu yana tüm dünyayı etkisi altına alarak küresel ekonomik dengeleri alt üst eden koronavirüs markaların geleceği üzerinde de büyük rol oynamakta. Kurumların kâr, ciro ve ihracat rakamlarını tartıştığı günlerde en az bu rakamlar kadar önemli bir başlık ‘Marka İtibarı’ oldu. Bu noktada, Marka ve Şirketlerin İtibarını korumak amacıyla üyelerini konunun uzmanlarıyla biraraya getiren EGİAD, İtibar Yönetimi Danışmanı Salim Kadıbeşegil’i konuk etti. Video konferans yoluyla bir araya gelen Kadıbeşegil, “İtibar Yönetimi” kavramının önemi ve özellikle kriz dönemlerinde iş dünyası temsilcilerinin bu konuda yapması gerekenlere ilişkin bilgiler verdi. Seminerin açılış konuşmasını yapan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan, Dünyanın belirsizlik içinde olduğu ve ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı bu dönemi, şirketlerin en az hasarla ve itibarlarını koruyarak atlatmalarının daha büyük önem taşıdığını vurguladı.
İnsanlığa Zarar Veren Markaların Kullanımı Azalacak
Son dönemlerde Dünya genelinde tüketicilerin markalara ve şirketlere bakış açısının değişmekte olduğunu hatırlatan Aslan, daha adil ve sürdürülebilir bir dünya için hassasiyetin artmakta olduğuna işaret ederek, “Kriz sonrası bence bu artış sürecek. Hatta daha radikal değişimler olacak. Tüketicilerin gezegene, insanlığa zarar verdiğini düşündüğü markaların kullanımını azaltacağını tahmin ediyorum. Şirketler de günü kurtarmak için yaptıkları göstermelik sosyal sorumluluk kampanyaları yerine daha gerçekçi işler yapmak zorunda kalacaklar” dedi. Covid-19’un, Dünya için adeta yeni bir dönemin başlangıcını temsil etmekte olduğunu belirten EGİAD Başkanı Mustafa Aslan, “İnsanoğlunun tüm alışkanlıkları ve yaşam biçimi yeniden tasarlanmaya başlandı. Evden çalışma özellikle bilişim altyapısı sağlam işletmelerde önceden de kullanılıyordu. Bu kriz öncesinde evden veya uzaktan çalışma örnekleri artıyordu ama sonrasında bunun bir patlama şeklinde devam edeceğini tahmin ediyorum. Daha esnek çalışma saatleri dışında, ofis kurallarının, organizasyonların, alt üst ilişkilerinin ve giyim kuşam ve benzeri detayların değişeceği yeni bir iş dünyasına doğru gideceğiz. Şirketlerin mevcut çalışanlarının yeterliliğini sorgulayacağı bir döneme geçiş yapmamız çok olası. Çalışanların teknoloji yetkinlikleri ile sosyal yetkinliklerini geliştirmeleri büyük önem kazanacak. Duygusal zeka, yaratıcılık, yeniden öğrenme, girişimcilik, empati kurma, ileri iletişim ile teknolojiyi kullanma, ileri veri analizi ve teknoloji geliştirme gibi yetkinlikler ön plana çıkacak” dedi.
Ahlaki Değerler Şirketlerin Omurgasına Oturtulmalıdır
İtibar Yönetimi Danışmanı Salim Kadıbeşegil ise, çalışanın ve toplumun gözündeki değerini kaybetmemenin itibarlı şirket olmak için çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Doğal kaynakları tükettiğimiz ve yerine yenisini koyamadığımız süreçlerden geçmekteyiz. Yeni yüzyıla 1.2 milyar nüfusla başladık ve şu anda 8 milyara dayanmış durumdayız. Ahlaki değerleri gündeme getirmeden tüketim çılgınlığı içine girdik. Küresel krizler bize hiçbir şey öğretmedi. Yapmamız gereken bunlardan ders çıkartarak geleceği planlamaktır. Devletler tarih içinde toprak kazanarak küreselleşti, sanayi devrimi ile birlikte ise şirketler ve markalar küreselleşti. Para bir değer oldu. Adil olmak, etik olmak gibi meseleler halının altına süpürüldü. Aslında sorumluluklarımızın bilincinde şirketleri yönetiyor olmalıydık. Bunun için de değerlerimizin, günlük hayatın içindeki kararlara yansıması gerekir. İtibarlı şirket demek, toplum tarafından beğenilen ve takdir edilen şirket olma meselesidir” dedi. Bu noktada Etik Ticaretin gündeme geldiğini ve çok önemli olduğunu vurgulayan Salim Kadıbeşegil, bu anlayışla yönetilen şirketlerin daha çok tercih edildiğini belirterek, “Geleceği tasarlamanın yolu toplumu merkeze alan modelleme ile mümkün olacaktır. Artık şirketlerin yönetim kurullarında sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin olmasını isteyeceğiz. Sivil toplumun çok önemli bir gücü var” diye konuştu. Bu dönemde mesainin çalışanları sadece bir insan kaynağı değil, insan kıymeti olarak bakmak ve bu kıymeti şirketin entelektüel sermayesinin omurgasına oturtmanın çok önemli olduğuna vurgu yapan Kadıbeşegil, “Çünkü bunların hepsi aynı ailenin bireyleridir. Finans politikalarındaki öncelikler ve yönetilme tarzı da bir itibar göstergesidir. Her bir kararın arkasında adil, etik, sorumlu ve hesap verilebilir ilkeleri ile donatılmış davranışların olması, şirketlerin itibarları ile çok yakından ilişkilidir” diye konuştu.