Teknolojik gelişmelere günden güne yenileri eklenirken, otomotiv sektörü de bundan nasibini alıyor. Nasibini almasıyla, deyim yerindeyse Henry Ford’un kuralları değişiyor.
Yapay zeka ve robot sistemlerinde büyük ilerlemeler kaydedilmesiyle otonom araçlar, henüz çok yaygın kullanım düzeyinde olmasalar bile gelecek vadeden yatırımlar arasında.
Aslında ilk müjdesi 1920-1930 yıllarında verilen bu teknoloji, 1984’te navlab ve ALV projeleriyle hayata geçti. Daha sonrasında, 1987-95 yılları arasında sektör devi Mercedes Benz ve Bundeswehr Üniversitesi’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği Euraka Projesi ile ivme kazandı.
Bu araçlar bir nevi o meşhur Tesla Autopilot ve Google Car’ın atası!
Peki Nasıl Çalışırlar?
Radar, GPS, odometri, sensör ve bilgisayar görüş sistemiyle donatılarak bir algılama sistemine sahip oluyorlar.
Araçların tekerleklerinde bulunan ultrasonik sensörler, fren yapan ve park halindeki araçların konumlarını belirliyor, yaydığı ses dalgalarıyla mesafe ölçebiliyor ve otopilot sürüşü bu şekilde gerçekleşiyor.
Sensörlerden alınan veriler ana sisteme iletiliyor ve bu doğrultuda direksiyon kontrolü, hızlanma, yavaşlama gibi manevralar yapılıyor.
Bu sensör teknolojileri 5 farklı seviyeden oluşmaktadır:
- Sistem bazı müdahalelerde bulunuyor fakat operasyonun büyük bir kısmı insan kontolü altında tutuluyor. Örneğin; akıllı fren ve şerit takip sistemi gibi.
- Sensörler ve kameralar devreye giriyor fakat sürücünün dikkatli ve sürüşe müdahaleye hazır bir şekilde beklemesi gerekiyor.
- Araç çevre kontrolünü sağlamaya başlıyor. 60 km/h altında insan faktörüne ihtiyaç duymadan hız yapabiliyor.
- Dinamik sürüş rotası (trafikten kaçma) haricinde aracın hareketi için herhangi bir komut gerekmiyor.
- Tam otomasyon yani araçta bulunduğunuz sürece tek yapmanız gereken arkanıza yaslanıp keyfini çıkarmak!
Yapay zeka bu işin neresinde derseniz,
Kendisi otonom araçların gelişimi için kilit eleman görevi görüyor. Yukarıda bahsedilen hareketi algılama, tanımlama, yorumlama ve harekete geçirme süreçleri için yapay sinir ağları sistemi yani derin öğrenme önem taşıyor. Tesla’nın kuralları yıkan çalışmalarından sonra, Toyota’nın da Silikon Vadisi’ndeki teknoloji startuplarına 100 milyon dolarlık yatırım yapması, otomotiv firmaları arasındaki rekabeti kızıştırıyor. Bu dijital pazara yapılan yatırımların ilerleyen yıllarda ivmelenerek artması bekleniyor.
5G teknolojisi ile daha da büyüyecek
5G teknolojisini tüm detaylarıyla bir sonraki yazımda ele alacağım fakat kısaca bir giriş yapmak gerekirse:
Sistemdeki operasyonların sorunsuz ilerlemesi ancak verilerin anlık ve hızlı aktarılmasıyla gerçekleşebilir.
Nesnelerin İnterneti (IoT) ile birlikte otonom araçlar ve kapsamdaki tüm nesneler birbiriyle iletişimde bulunabilecek. İnsan ve araç güvenliğinin maksimum düzeyde olabilmesi için IoT ve 5G teknolojilerinin önemi yadsınamaz bir gerçek.