Search
Generic filters
Exact matches only

Girişimci çocuk mu? Çocuk girişimci mi?

0 4 sene önce

Günümüzde yenilik yapabilen ve yenilikleri takip edebilen ülkeler ön plana çıkmakta ve girişimcilik konusu hükümetler tarafından teşvik edilmeye çalışılmaktadır. Girişimcilik kültürünün yerleşmesi, girişimcilik ekosisteminin gelişmesi  için ise yaratıcılık, yenilikçilik, girişimcilik gibi kavramlara ne kadar önem verildiğine  iyi bakmak gerekiyor. Daha girişimci bir Avrupa yaratmak amacıyla AB ülkelerinde girişimcilik eğitimi tüm müfredata dahil edilmiştir. Baysal ve Özkul’un  2008-2009 yılında ilköğretimin ilk beş yılında okutulan 5 adet “Sosyal Bilgiler” ve 5 adet “Türkçe” ders kitabı olmak üzere toplam 10 kitapta “girişimcilik-girişimci” konusuna ne kadar yer verildiğine ilişkin yaptıkları analizde ise sadece  ilköğretim 5. sınıf Sosyal Bilgiler kitabında girişimcilik ve girişimci kelimelerinin geçtiği belirlenmiştir. Araştırdığım kadarıyla yeterli sayıda yapılan  “Girişimci çocuk  eğitimi” projesi bulunmamaktadır.  Deveci’nin 2015 yılında yaptığı çalışmada sosyal bilgiler dersinin rolüne dikkat çekmek amacıyla,  ortaokul öğrencilerinin girişimcilik konusundaki algıları araştırılmıştır. Ortaokul öğrencileri girişimci bir insan olduklarında yeni bir iş kuracaklarını, insanlara yardım etmeye çalışacaklarını, çocuklar için çalışacaklarını, demokrasiyi geliştireceklerini belirtmişlerdir (Deveci 2015). Ne kadar güzel düşünceler değil mi?

Yaratıcı olmak, bir konu hakkında bilinenin dışında farklı bir biçimde, sıra dışı  düşünmek anlamına gelmekte. Sylvan’a göre ise yaratıcılık; “hiç kimsenin görmediğini görmek, duymadığını duymak, düşünmediğini düşünmek, cesaret edilemeyen şeyleri yapmak” anlamında. Yenilik ve yaratıcılık kavramları genellikle birlikte kullanılsa da aynı şey değildir. Yaratıcılık yeniliğin başlangıç noktasıdır Yaratıcılık yeni fikirleri oluşturma süreciyle ilgiliyken, yenilik bu yeni fikirlerin mal ve hizmetlere dönüştürülmesi sürecidir. Yenilik, yeni fikirlerin paraya dönüştürülme süreciyle ilgilidir. Yenilik, yaratıcı fikirleri somut ürün ve süreçlere dönüştürülme süreci içerisinde tüketici hizmetlerini geliştirmek, maliyetleri azaltmak ve örgüt içinde yeni kazanç alanı oluşturmakla da ilgilenir (Duran, Saraçoğlu: 2009).  Ortaya çıkan yenilik ne olursa olsun satın alınması, bu faaliyetten kar elde edilmesi yenilik (inovasyon) olarak kabul edilmektedir. Araştırma ve geliştirme sonucunda yenilik  ortaya çıkmaktadır. Açık toplumlarda, başarısızlığın büyütülmediğine ve hataya tolerans verilen anlayışın geçerli olduğu toplumlarda, bireyler yenilikleri denemeye teşvik edilmektedir, dolayısıyla girişimcilik toplumca desteklenmektedir. Örneğin, demokratik kültürlerde kişisel başarısızlık ve yapılan hataların çok büyütülmemekte ve  yüksek tolerans gösterilmektedir, kişiler yenilikleri denemeye, teşebbüse geçmeye teşvik edilmektedir. Bu toplumlarda, yeni şeyler yapmak, değişiklik ve teşebbüse geçmenin olumlanır ve  girişimci eğilimler  pekişir. Bu bakımdan özellikle Kuzey Amerika ve Avustralya gibi daha eşitlikçi ve demokratik toplumlarda girişimci kişiliğin ortaya çıkmasına uygun alanlar açılarak, girişimcilik ekosistemi, girişimci kültürün beslendiği dikkati çekmektedir (Aytaç, İlhan 2007). Girişimciliğin en önemli özelliklerinden biri olan risk üstlenme kültüre göre değişebilmektedir.  Hofstede, bunu kültürlerde risk algısının farklı olmasına bağlamaktadır. Kısaca açıklarsak; kolektivist kültürlerde, güvenli ve riskten uzak ortamlarda bulunmak teşvik edildiğinden dolayı “risk almaya mesafeli” yaklaşılır. Riskten, belirsizlikten korkan kültürlerde, aslında karmaşa olasılığından kaçınmak istenir. Bu kültürel yapılar, genellikle durağan, hareketsiz bir görünüme sahip olup, değişme, yenileşme, farklılaşma talepleri oldukça zayıftır. Rekabetin olduğu./bireyci kültürlerde ise, risk almak, meşru ve pozitif bir hareket olarak görülmektedir. Bizde durum nedir sizce? Bireycilik gelişmiş mi? Risk alabiliyor muyuz?

Schumpeter  girişimciyi; yeni mal ve hizmetler üretme, yeni süreç geliştirme, yeni ihracat pazarları bulma, yeni bir örgüt yapısı oluşturma gibi işletme açısından yeni birleşimler yaratarak, mevcut ekonomik düzeni yıkan kişi olarak tanımlamıştır.  Burada başlığa dikkat! Girişimci çocuk mu, Çocuk girişimci mi? Gelişmiş ülkelerde girişimci çocuk örneği bulunmakla birlikte, her girişimci çocuk, çocuk girişimci olmak zorunda değil. Bir işletme kaydı yapmadan veya bir alan adı satın almadan da çocukların gerekli zihin ve becerilerinin geliştirilmesi çok daha önemli bir konu. Çocukların öncelikle mutlu olmalarına, değer katmanın anlamını bilen, çözüm odaklı ve iyi insanlar olarak yetiştirilmelerine özen gösterilmeli. Çocuğun odak noktası para olmamalı.  Ebeveynlerin, öğretmenlerin mutlu, toplumsal konularda duyarlı olan çocukların sayısının artmasına çabalamaları çok daha önemli. Çocuklarda girişimci kişiliğin gelişmesini etkileyen aile, eğitim ve öğretimle ilgili faktörler ve iş kurulmasını etkileyen ekonomik, teknolojik, yasal,  politik, sosyokültürel, kişisel faktörler gibi çok sayıda faktör bulunmakta.  Yapılan araştırmalara biraz göz atalım.

Yaratıcılığın gelişiminde en kritik yaş 5-6 yaş iken, okula başlama yaşı nedeniyle otoriteyi, kuralları, yapılanmış bir ortamı tanımaya başladığı dönemde yaratıcılık duraklama göstermekte. En yoğun yaratıcı becerilerin sergilendiği yaş aralığı 13-14 yaşları. Yaratıcılık doğuştan getirilen bir yetenek olduğundan, öğrenilebilecek bir özellik değildir ve  desteklenip geliştirilebilir. Yaratıcı düşünce bebeklikten sonra karalamalar ile başlamakta ve yaşamın ilk yıllarında en yüksek düzeyine ulaşmaktadır. Eğer bu yetenek fark edilmeyip,  geliştirilmezse zaman içinde sönebilir. Bu nedenle anne ve baba çocuklarının gelişiminden sorumludurlar. Yaratıcı çocuklar gelişmiş hayal güçleri ile gözlem, deney, araştırma, gezi yapmaya meraklı olup, yeniliklere açıktırlar. Farklı çözüm yolları geliştirebilirler. Aile ortamından sonra, toplum hayatında bulunan çocuklarda, yaratıcılığın giderek azaldığı görülmektedir. Bunun nedenleri ise eğitim sistemindeki ezberci anlayış, eğitim programlarının yaratıcılıktan uzak olması,  öğretmenin tutum ve davranışlarıdır (Kara, Şençiçek: 2015). Yaratıcılık temeli okulöncesi eğitim ve ilköğretim yıllarında atılmaktadır. Dolayısıyla anne-baba ve öğretmenlerin, çocuğun okulöncesi eğitim ve ilköğretim yıllarını iyi değerlendirmeleri, yaratıcı nesillerin oluşturmasında çok önemli olup,  büyük görevler düşmekte (Ersoy, Başer 2009). Öztürk’ün çalışmasına göre girişimcilik derslerinin ilköğretim müfredatlarına alınması ile çocuklarda girişimcilik bilincinin oluşturulması gerekmektedir (Öztürk 2016).  15 – 16 yaş dönemi ergenler için amaçların ve değerlerin oluşmaya başladığı “mesleki kararlar alma” aşamasıdır. Çocuğun meslek hakkında sahip olduğu bilgi düzeyi de bu seçimde  yer almakta. Yapılan çalışmalar,  çocukların formal eğitimde ilköğretimin ilk beş yılında karşılaştıkları, bilgi edindikleri meslekler ve onlara sunulacak deneyimleme fırsatları, gerek meslek seçimlerinde gerekse daha girişimci bir toplumun oluşmasında etkili olacağı belirtilmekte. Çocuklara yapılan her yatırım, gelecek için yapılan yatırımlar ise girişimci  çocukların artmasını etkileyen faktörler neler olabilir?

Masal çocukların yaratıcılıklarını geliştirmede önemli bir etkinlik. Masallar gerçek değil, hayal ürünleri olup, eğitimdeki en önemli görevi, çocuklara sunulan iyi kahraman örnekleriyle onların ruh dünyalarını geliştirmek ve karşılaştıkları problemleri yenerek onları hayata iyi bir şekilde hazırlamak. Masallar çocukların hak hukuk olaylarını anlamlandırmasını, şekillendirmesini, hayata olumlu gözle bakabilmesini, kendini ifade edebilmesini ve başkalarına karşı duyarlı olabilmesini sağlamaktadır (Şahin 2011). Kültürden kültüre değişmekte masallar. Çocukken dinlediğiniz masalları düşünün. Hangi ruhsal ihtiyaçlarınızı karşılamış olabilir? Başarma, bilgi, sevme ve sevilme,  güven, bir gruba ait olma, değiştirme, estetik, oyun, espri anlayışı, empati yapma becerisi, okuma alışkanlıkları, hayal gücünüzün gelişmesi… Çocuklara anlatılan masallarda girişimcilik ve yenilikçilik, problem çözme, çözüm odaklı olmak  ile ilgili unsurlar bulunmakta mıdır?

Okuduklarımız ve seyrettiklerimiz hayalgücü ve yaratıcılığın gelişmesini etkilemektedir. Örneğin; 1960’lı yıllarda çocukken seyredilen ABC televizyonunda gösterime giren Jetgiller’de görüntülü konuşma, akıllı saat, akıllı TV, akıllı diş fırçası, yardımcı robot, GPS teknolojisi, solaryum yatağı, drone ile yemek servisi, uçan araba verilmiştir. Çizgi filmi seyreden çocuklar hayal etmişler ve hayal edilenler zaman içinde gerçekleştirilmiştir.  Girişimcilik hayal kurmayla başlamaktadır. Hayal gücü olmayan kişinin yenilik yaratması zordur.  Çocukların  karşılaştıkları problemleri tanımlayarak ve çok yönlü bir düşünmeye ve çözüm yolları bulmaya teşvik etmenin yollarından biri de çocuk edebiyatı ürünleri. Edebî metinler çocuk-okurları, alışılmışın, kalıplaşmış görmelerin dışına çıkartır. Özellikle yaşama, çevreye, toplumsal olgulara, vb. çok yönlü bakmayı, sorunları tanımlamayı ve yaratıcı çözüm yolları bulmayı odağa alan metinler okutmak; bu yönde rol modeller  olacak kahramanları sunmak, çözüm yollarını, düşünme stillerini, bakış açılarını, zihinsel süreçleri vb. çocuklara esin kaynağı olarak göstermek, çocukları bu yönde teşvik etmek için önemli. Ayrıca sanat, herkesten farklı düşünebilmeyi ve olgulara farklı açılardan bakabilmeyi öğreterek  ufku açıyor. Amerikalı filozof ve eğitimci John Dewey, 1938 tarihinde  “Deneyim ve Eğitim” isimli kitabında, çocuğa yaratıcılığın sanat eğitimi ile kazandırılmasını savunmuştur. Franz Cizek de “Çocuk ve Sanat” adlı kitabında, yaratıcılık yeteneğinin geliştirilmesinin, okul sonrasındaki yaşamda da bireye yön vererek, başarıya ulaşmasında etkili olabileceğini belirtmiştir. Sanat Yönetmeni ve eleştirmen Sayar’a (2020) göre yaratıcılığın arttırılmasında etkili olan sanat eğitimi için;  kültür merkezlerindeki kurslar geliştirilebilir; nitelikli okur, dinleyici, seyirci yetiştirmeyi hedefleyen seminerler düzenlenebilir; sosyal medyada düzenlenen etkileşimli okuma atölyelerine katılabilinir, değerli sanatçıların ve eğitimcilerinin işbirliği ile CD paketleri hazırlanabilir ve dijital ortamda farklı temalarda on-line kurslar, seminerler gerçekleştirilebilir; pilot bölgelerde özel okullarla işbirliği yapılarak seçmeli ‘sanat kültürü’ dersleri verilebilir.

Prof. Dr. Erhan Erkut’ a göre “Çocuğun girişimcilik becerilerini geliştirmek amaçlandığında takım çalışması, sunum teknikleri, zaman ve stres yönetimi gibi becerilerin yanında kendi kendine yaratma duygusunun da çocuğa tanıtılması önem kazanmaktadır. Bunun için ise örneğin tasarım dersleri çok değerlidir. “ Çocuğa farklı aletler verilerek bir tane köprü tasarlaması istenebilinir. Bir yerden bir yere zıplamak ya da tırmanmak için bir tane zıplama makinesi tasarlaması istenebilir. Ya da düştüğü zaman kırılmayacak bir obje tasarlaması istenebilir.” Girişimcilik tamamen doğuştan gelmeyen, zamanla geliştirilerek eğitimle kazandırılabilen bir olgu. Bireyler, kendi işlerini kurmada gerekli fikir ve becerileri girişimcilik eğitimi ile elde ederek cesaretlenebilmektedir (Karslı 2018:21).

Ebeveynin sosyoekonomik düzeyi, ebeveyn tutumları gibi çevresel faktörler çocukların yaratıcılığa bakış açısını ve gelişimini etkilemektedir. Sosyoekonomik düzeyi iyi olan demokratik ebeveynlerin çocukları diğer çocuklara göre daha yaratıcı olmaya elverişlidir. Bu durumda sosyoekonomik düzey arttıkça, çocuğa sunulan imkanlar artmakta, dolayısıyla etkili olmaktadır. Benzer şekilde üst sosyoekonomik düzeydeki ebeveynlerin kültürel seviyelerinin ve avantajlarının fazla olması, yaratıcılığı olumlu etkilemektedir (Özer, Polat 2019). Toplumun ataerkil yapısı (erkeğin üstün olduğu, erkek otoritesine dayalı, erkeğin kadının üretkenliğini denetlediği) ise kadın girişimciliğini olumsuz etkileyen bir unsur olarak verilmektedir (Öztürk 2016). Böyle bir ailede, yenilik, kişisel başarı hedefi kurma ve risk alma düşüncesi yaygın olmadığı için, bireyin girişimciliğe eğilim duyması zordur. Dolayısıyla, ailenin demokratik veya otoriter olma düzeyi, çocuklarda girişimcilik eğilimlerini arttıran veya törpüleyen bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır (Güney, 2008). Çocukların girişimci bir zekaya sahip olabilmeleri, kendi iş fikirlerini geliştirebilmeleri, finansal kararlar alabilmeleri ve problem çözme aşamasında eleştirel zekaya sahip olabilmeleri, çocukların 21. Yüzyıl becerilerini geliştirmeleri geleceklerinin şekillendirilmesi açısından, gerçek hayatta karşılaştıkları problemlerin çözmelerine yardımcı olmak, inovasyona, işbirliğine, müzakare süreçlerini geliştirmek ve yönlendirmeyi öğrenmek için  için erken yaşta girişimcilik eğitimleri önemlidir (Çalhan 2016).

Girişimci çocuk ile ilgili çok güzel örnekler var. Çocuklar aslında sosyal girişimciler. Mikaila, kendisini bir bal arasının sokması sonrasında araştırma ödevi olarak bal arılarını araştırıyor ve dünyada arı popülasyonunun azaldığını öğreniyor. Bal arısı popülasyonunu kurtarmak için bir iş kurmak istiyor ve  büyükannesinin yaptığı özel tarifleri içeren keten tohumu limonata tarifine yerel bal ekliyor. Arıların yerel ballarından limonata yapıyor. Bunu yaparken de bal arılarının korunmasına ve keten tohumunun sindirim sitemine faydalarına yönelik seminerler düzenliyor. Mikaila, limonata satışı ile bal arılarını kurtarmak için savaşan yerel ve uluslararası kuruluşlara kârının bir kısmını bağışlarken, gençlik girişimciliği etkinliklerinde de Me & The Bees Lemonade’yi satıyor. Elde ettiği karı  ölmekte olan arı popülasyonunu kurtarmak için bağışlıyor.  Küçük Mikaila’nın sloganı da: Bir şişe limonata alın, bir arıyı koruyun!” (https://www.today.com/money/shark-tank-lemonade-entrepreneur-11-year-old-mikaila-ulmer-lands-t83466)

Lily Born 8 yaşındayken, Parkinson hastalığı olan büyükbabasının durumu nedeniyle sık sık içkilerini döktüğünü fark etmiş ve çözüm olarak kalıplanabilir plastik kullanarak büyükbabasına devrilmeyen ve tutması rahat olan plastik bir bardak yapmıştır. Bir yıl sonra ise, bilgisayarında kahve dökülmesinden kaçınmak için babasına aynı bardağın seramik bir versiyonunu yapmıştır. Orijinal Kanguru Kupası artık Lily’nin şirketi Imagiroo’nun öne çıkan bir ürünüdür. Lily’nin hikayesi, problem çözme ruhunun girişimcilikte ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. . Girişimcilerin çözmesi gereken sorunlar konusunda inanılmaz derecede kararlılıkları olmaktadır. Basitçe önce sabit bir plastik bardak, sonrasında seramik versiyonu yapılmıştır (https://www.cuspconference.com/presenters/lily-born/).

Aralık 2010’da, “Bubble Ball” adlı yeni bir mobil oyun Apple mağazalarında satılmaya başlanmış ve iki haftalık lansman sonrasında bir milyon kişi tarafından ücretsiz indirilen oyun Angry Birds’ü geride bırakmıştır. 14 yaşındaki Robert Nay, halk kütüphanesinde yapması gerekenleri öğrenerek 4000 satırlık kodu bir ayda  yazmıştır. Nay kodlamayı bilmemekle birlikte, bir oyun yazmak istediğinden, halk kütüphanesinde  sıkı bir şekilde çalışarak bunu başarmıştır (https://www.fundera.com/blog/kid-entrepreneurs) Belki de kendisinden önceki başarılı girişimleri rol model almıştır. Kendi imkanlarıyla yazılım dillerini öğrenen Elon Musk, bir bilgisayar oyununu (Blastar) yazdığında 12 yaşındaydı.

Bunun gibi güzel örnekler var ülke dışında. Araştırmalar girişimci çocukların yetişmesinde en önemli faktörlerin anaokulundan başlayıp ortaokula kadar olan süreçte çocukların yaratıcı düşünmesini, hayalgücünü geliştirecek eğitimin, kitapların, seyrettiklerinin, dinlemenin, aile yapısının demokratik olmasının önemini ortaya koymakta. Okula başladığında sınırları çizen eğitim süreci, yaratıcı düşünmeyi durdurabiliyor. Burda da karşılaştığı öğretmenler çok önemli. Soru sormayı teşvik mi ediyor, yoksa???? Ayrıca çevresel faktörler (ülke kültürü, demografik özellikler, ekonomi, yasal, teknolojik, politik yapı..) etkiliyor girişimci çocuk sayısını. Çocuklarda girişimcilik algısı geliştirmek ile sorumlu olan kuruluş Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olup, işbirliği yapılacak kuruluşlar MEB, TÜBİTAK,KOSGEB, valilikler, Ticaret Bakanlığı, Organize Sanayi Bölgeleri, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, TRT ve üniversiteler. Sosyal girişimcilik konularında (eğitimsizlik, zor yaşam çevreleri ve yoksulluk, engellilik,  toplumsal cinsiyet eşitsizliği, korunmaya muhtaçlık, şiddet ve istismar, bağımlılık gibi nedenlerle ortaya çıkan dezavantajlılığın azaltılması, çocuk ve gençlerin eğitim, sağlık, kültür, sanat, spor gibi sosyal hizmetlere erişiminin artırılarak eşit fırsatlar sunulması gibi konular) çocukların eğitilmesine yönelik çağrılar açılabilir. Çocukların takım çalışması, sunum teknikleri, zaman planlaması yapmaya, stresle başa çıkabilmeyi öğrenmeye yönlendirilmeleri ve becerileri geliştirmeye odaklanmaları sağlanmalıdır. Erken çocukluk eğitiminde sürdürülebilirlik kavramı öğretilebilir ve kalkınma hedeflerine yönelik öğrencilere  sosyal girişimcilik kavramı anlatılarak, ekip çalışmasıyla birlikte projeler yaptırılabilir. Bununla birlikte girişimci bir çocuk, çocuk girişimci olmak zorunda değildir. Öncelikle önemli olan konu; mutlu çocukların yetiştirilmesidir. Çocuk girişimci derken küçük yaşta para kazanma düşüncesinden öte mutlu olacak, farkında oldukları çeşitli problemlere çözüm odaklı yaklaşabilen, takım çalışmasını bilen, yaratıcı düşünebilen çocuklar için (geleceğimiz için) doğru kalemler tarafından kaleme alınmış masallar, hikayelerin yazılması, doğru rol modellerin örnek alınabilmesi dilekleriyle…

Bir Cevap Yazın

X