İnsan kaynakları alanında lider, global seçme ve yerleştirme firmalarından Wyser’in “Sosyal Beceriler Raporunda”; sosyal becerilerin her zamankinden daha fazla önemli hale geleceği gerçeği öne çıktı. İş dünyasında doğru çalışanları elde tutmanın hayati önem taşıdığının ortaya konduğu raporda; ayrıca çalışanların iş yerlerine yönelik aidiyet bağlarının nitelikleri de ele alınmıştır. Ayrıca, işe alım sürecinde seçme ve yerleştirme standartlarına nasıl ve ne ölçüde yansıdığı da paylaşıldı.
Covid-19 salgını, çalışma hayatını ve dünya ekonomisini büyük ölçüde etkileyerek dönüştürmeye başladı. Bu dönüşümden en çok etkilenen şüphesiz insan kaynakları oldu. Wyser’in yayınladığı ‘Sosyal Beceriler Raporu’na göre pandemi dönemi ile birlikte yöneticiler arasında yeni ve son derece farklı becerilere olan ihtiyaçları katlanarak artırdı.
Bununla birlikte sadece teknik beceriler ve dijital beceriler değil, aynı zamanda “sosyal beceriler” olarak bilinen, ileri bilişsel beceriler grubunun da önemi ortaya çıkmıştır. Rapor; şirketlerin özellikle empati ve genel olarak kişiler arası ilişkilerle ilgili olan sosyal becerilere odaklanmasını; neredeyse iki katına çıkardığını gösteriyor. Rapor sürecinde yapılan araştırmaya katılanların yarısı liderlik (%50) gibi becerileri tercih ettiklerini söylerken, bunu eleştirel düşünme (%48) , değişime adapte olabilme ve yaşam boyu öğrenme (%40) takip etmektedir.
‘Sosyal ve Duygusal Beceriler’ İstihdamda Belirleyici Olacak…
Raporda, son yıllarda en çok gelişen becerilerin, ileri bilişsel becerilerin yanı sıra sosyal ve duygusal beceriler olduğu ortaya çıktığı ve bunun önümüzdeki yıllarda istihdam üzerinde belirleyici bir etkisi olacağı da vurgulandı. Bu nedenle, işletmelerin işe alım süreçlerinde role ve şirket kültürüne en uygun kişiyi belirlerken “sosyal yönlerini” değerlendirmeye çok daha fazla odaklanmaya başlayacakları da ortaya kondu. Hatta raporda yer verilen Deloitte verilerine göre sosyal beceri gerektiren işlerin sayısı 2030 yılına kadar diğer iş türlerine kıyasla iki kat fazla artacağı da belirtilmiştir. ANZSCO’nun iş alanlarını sosyal beceri gerektiren meslekler şeklinde sınıflandırmasına göre; en çok sosyal beceri gerektiren mesleklerin raporda sıralaması ise; yöneticiler, mühendisler, (BIT) bilişim alanında çalışanlar, satış temsilcileri, ofis yöneticileri olarak paylaşıldı.
Çalışanların Sadece %26’sı Kendini Değerli Hissediyor…
İnsan kaynakları alanında dünyaca ünlü lider seçme ve yerleştirme firmalarından Wyser açıkladığı Sosyal Beceriler Raporu’nda; işe alım sürecinde ‘sosyal becerileri nasıl ölçebiliriz?’ sorusuna da yanıt aradı. Etkili iletişim, empati ve sabır gibi becerilerin sosyal beceriler olmadığı, bunların insani ve öğrenilmeleri gereken beceriler olduğu da raporda paylaşıldı. Doğru çalışanları elde tutmanın hayati önem taşıdığının vurgulandığı raporda; çalışanların sadece %26’sının iş yerinde kendilerini ‘çok değerli’ hissettikleri belirtilirken, %33’ünün kendilerine yeterince değer verilmediğini düşündüğüne dikkat çekilmiştir.. Raporda yer alan global beceri değerlendirme platformu sağlayıcısı Thomas International araştırma verilerine göre ise, çalışanların %43 gibi şaşırtıcı bir oranının %10’luk bir maaş artışı için şirketlerinden ayrılmaya hazır olduğu ortaya kondu.
İşe Alım ve Personel Değerlendirmesindeki 6 Özellik
Raporda Wyser’in benimsediği HPTI (Yüksek Potansiyel Özellik Göstergesi) değerlendirmesi ile ölçülen kişilik özellikleri; bağlılık, adaptasyon, merak, risk yaklaşımı, belirsizliğin kabulü ve rekabetçilik olarak belirlendi. Bu özelliklerin aday araştırma ve seçme sürecinde, adayla ilgili derin öngörüler sağlandığının vurgulandığı rapora göre HPTI değerlendirmesinden yararlanarak en iyi eşleşmenin bulunabileceğine dikkat çekildi. Seçilecek adayın bir bütün olarak şirkete ilişkin özelliklerinin yanı sıra, yöneteceği ve parçası olacağı ekibin de tanımlanmasının önemine vurgu yapan ‘Sosyal Beceriler Raporu’na göre ölçülen altı özellik ve iş hayatındaki önemi şöyle özetlendi;
İşe bağlılık
Yüksek işe bağlılık seviyesine sahip kişiler, hedeflere ve onlara nasıl ulaşacaklarına odaklanma eğilimindedirler. Genellikle kendi kendilerini motive ederler. Bu özelliğin daha düşük olduğu kişiler ise rahat, uyumlu, her şeyi oluruna bırakan kişilerdir.
Adaptasyon
Yüksek adaptasyon düzeyine sahip kişiler, baskı altında sakindir ve nadiren stres veya negatif duygular yaşar. Bu özelliğin daha düşük seviyelerine sahip olanlar stres ve baskıya karşı daha yoğun duygusal tepkiler verebilirler.
Merak
Merak düzeyi yüksek olan kişiler genellikle çevrelerindeki yeniliklerden, öğrenmekten ve çeşitlilikten hoşlanırlar. Bu özelliği daha düşük seviyede olanlar ise, geleneksel yaklaşımları ve güvenilir yöntemleri tercih ederler.
Belirsizlik Kabulü
Belirsizliği kabullenme düzeyi yüksek olan kişiler, belirsiz durumlarda başarılı olur ve karmaşıklığın tadını çıkarır. Bu özelliğin daha düşük seviyelerde olduğu kişiler, sorunlara yüksek düzeyde netlik ve doğrudan çözümler getirilmesini tercih eder.
Risk Yaklaşımı
Yüksek düzeyde risk yaklaşımına sahip kişiler, kişisel sorunları proaktif bir şekilde çözmeye isteklidirler ve yüzleşmekten korkmazlar. Bu özelliğe daha düşük düzeyde sahip olanlar ise, daha uyumlu olma ve başkalarıyla çatışmaktan kaçınma eğilimindedir.
Rekabetçilik
Yüksek düzeyde rekabetçiliğe sahip kişiler güç ve etki ile motive olurlar ve her zaman kazanmak isterler. Bu özelliğin daha düşük seviyelerine sahip olanlar, grup işbirliğine odaklanan ve rekabetçi olmayan ortamları tercih ederler.
EK: RAPOR