İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) düzenlediği Sanayi Savunma Zirvesi, “millileşme ve yerlileşme” çalışmaları ekseninde sektörün önde gelen kamu ve özel kuruluşları ile sanayicileri iş birliği fırsatları için buluşturdu. İSO Yönetim Kurulu Başkanın Erdal Bahçıvan, “Yan sanayimizin bel kemiği olan KOBİ’lerimiz, yaratıcı, esnek ve dinamik yapısıyla savunma sanayinde yerlileşme hedefine ulaşmada önemli katkı sağlayacak.”
Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Dr. Celal Sami Tüfekçi, “TSK’nın ihtiyacı olan bazı yedek parçaları Türk sanayicisi rahatlıkla üretebilir. Bunun için destek mekanizmaları hazırlıyoruz” dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO), giderek artan millileştirme çalışmaları ekseninde Türkiye’nin küresel arenadaki gücünü belirleyen kritik sektörlerden olan savunma sanayini düzenlediği zirvede ele aldı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde bürokrasi, sanayi ve iş dünyasından çok sayıda ismin katılımıyla düzenlenen Sanayi Savunma Zirvesi, sektörün önde gelen kamu ve özel kuruluşları ile sanayicileri iş birliği olanakları için bir araya getirdi.
Zirvede Aselsan, Havelsan, Roketsan, TAI – TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, TEI – TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı Tersaneler Genel Müdürlüğü, SSM Alt Sistemler Dairesi, SSM Ar-Ge Dairesi ve SSM Sanayileşme Dairesi, sanayicilerle iş birliği fırsatları için ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Paneller ve konferanslarda yerli ve yabancı sektörün lider isimlerinin görüşlerini paylaştığı zirvede, Savunma Sanayi Müsteşarlığının uygulamaları hakkında bilgiler de verildi.
Savunma Sanayi Zirvesinin açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin içinde bulunduğu adeta ateş çemberini andıran coğrafyanın özel şartları göz önüne alındığında etkin ve güçlü bir silahlı kuvvetlerin varlığının elzem olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de modern savunma sanayinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) modernizasyonunda en önemli hususun “yerli ve milli üretim” olduğunu söyleyen Bahçıvan, “On beş yıl önce yüzde 80 oranında dışa bağımlı olan savunma sanayi sektöründe KOBİ’ler, araştırma kuruluşları ve üniversiteler adeta ortak üretim seferberliği ile hassasiyetle çalışıyor. Savunma sanayi ve havacılık sektörü ciromuz 6 milyar dolara, ihracatımız son beş yılda ikiye katlanarak 1,7 milyar dolara, sektördeki AR-GE harcamalarımız da 900 milyon dolara yükseldi. Bu başarı hikayesinde en önemli nokta ise savunma sanayiimizde yerlilik oranının son yıllardaki projeler ile yüzde 65’lerin üzerine çıkmış olması. Günümüzde ön plana çıkan ‘Teknolojiyi Ortak Geliştirme’ vizyonunda teknolojiye en az yabancı ortaklar kadar hakim olmak gerekli. Bu da ancak KOBİ’lerimizle ve sivil sanayi kuruluşlarımızla nitelikli iş birliklerinin geliştirildiği bir ekosistemle mümkün” dedi.
Uzmanlaşmış yan sanayi, kritik önem taşıyor
Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranının artırılması için etkin ve sürdürülebilir bir tedarik zinciri yönetiminin iş birliği ekosistemi açısından büyük önem taşıdığının altını çizen Bahçıvan “Marka yaratabilecek uzmanlaşmış bir yan sanayi, bu zincirin en kritik halkaları arasında. Yan sanayimizin bel kemiği olan KOBİ’lerimizin yaratıcı, esnek ve dinamik yapısıyla sektörü güçlendireceğine ve yerlileşme hedefine ulaşmada önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Tüfekçi: “TSK’nın yedek parçalarını Türk sanayicisi üretebilir”
Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Dr. Celal Sami Tüfekçi de 2017-2020 dönemi için hazırladıkları stratejik planda 4 alan belirlediklerini ifade ederek, “Planda modernizasyon projelerinde hız, kalite ve maliyet etkinliğinin önemini vurguladık. Bu neden önemli? Çünkü anında ihtiyacımız var. Savaş ihtimali her zaman var ve vakit kaybedecek lüksümüz yok” dedi. Savunma sanayisinde yedek parça üretiminin önemine işaret eden Tüfekçi, “TSK’nın ihtiyacı olan bazı yedek parçaların alımında zorluk yaşıyoruz ama Türk sanayicisi bunları rahatlıkla üretebilir. Bunun için destek mekanizmaları hazırlıyoruz” diye konuştu.
Johnson: “Türkiye’de savunma sanayi üretimi güvenilir”
Zirvede Amerikan Uzay ve Havacılık Endüstrileri Derneğinde (AIA) Başkan Yardımcısı olarak uzun yıllar görev yapan ve bir dönem ABD Senatosunun Dış İlişkiler Komitesinde Baş Ekonomist olarak çalışan Teal Group Yönetici Direktörü Joel L. Johnson da Savunma Sanayiinde Gelecek Trendleri konulu konferansında ezber bozan yıkıcı teknolojilerden bahsetti. Johnson, “Gelecek 10 yılda İHA pazarı daha da büyüyecek. Sadece havada değil karada ve denizde de İHA göreceğiz. En büyük sorun makul bir fiyata İHA bulamamak. Uygun fiyatlı emtia fiyatlarına ihtiyaç var. Yine yapay zeka konusunda endişeler var. Eğitimleri nasıl olacak? Öldürücü sistemleri kullanırken, karar alma aşamasında ne kadar ileri gidilecek?” dedi. Türkiye’nin de kendi içinde çok fazla pazar fırsatı barındırdığına da dikkat çeken Johnson, “Türkiye’de savunma sanayi üretiminin yüzde 80’i çözüm ürünleri ve çok güvenilir sistemler. Orta Asya ülkelerine kıyasla Batı Avrupa ve ABD için önemli bir ülkesiniz. Türklerle ilgili çok olumlu bakış açıları söz konusu” dedi.
Okyay: “Rolls Royce ile 5. nesil savaş uçağı motoru geliştireceğiz”
Zirvedeki Savunma Sanayiinde Yerli ve Milli Üretim Arayışları panelinde konuşan Kale Grubu Başkan Yardımcısı Osman Okyay ise “1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’nin ilk çok namlulu roket ve füze fırlatıcı platformlarını geliştirdik. F35 uçakları üzerinde 400’den fazla parçamız bulunmakta. Boeing firmasının direkt alt yapımcısı olarak yüzlerce parçasını üretiyoruz. Makina Kimya Endüstrisi ile milli piyade tüfeği projesinde seri üretime başladık. Türkiye’nin en önemli havacılık ve sanayi projesi olan TFX milli savaş uçağının motorunu geliştirme hedefi ile Rolls Royce ile ortak bir şirket kurduk. Projenin gerçekleşmesi ve bize görev verilmesi halinde 400’e yakın Türk mühendisin görev alacağı, Türkiye’de üretilip ihraç edilecek olan 5. nesil savaş uçağı motoru geliştirilecek” dedi.
Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Şeref Oğuz da “Türkiye bölgesel barış konusunda baş aktör. Ancak savaşa karşı olmanız bir şey ifade etmiyor. Namlunun neresinde olduğunuz önemli. Bir uçakta motoru nereye, ne zaman koyacağıma başkası karar veriyorsa, yerlilik kavramından söz edemeyiz. Ürettiğimiz silahı kendi savunmamızda tam olarak kullanmamız gerekli. Savunma sanayinde sorunumuz akıllanmaya başlayan silahlardan daha geç akıllanmamız. Savunmada milli duruş önemli. Türkiye’nin Orta ve uzun vadeli Savunma Sanayi Stratejisine ihtiyacı var. İSO’nun bu etkinliği, savunma sektöründe uzaya roket göndermek kadar hayati başlangıç” dedi.